Archive | 11 Mar 2010

PANTONE’ci Geldi Haaaanıııııım

Ben pek ilgilenmesem de bilirim ki tasarımcıların bir çoğu baskı işleri ile uğraşırlar. Yok efendim piçak payı, yok efendim 4 renk, yok kırgı burgu bilmem ne. Bilmeyenler için hemen ifade edeyim ki PANTONE diye birşey vardır. Bu bir çeşit renk standartlarını belirleyen bir mini kitapçıktır. Üstündeki sayfalarda renk ve o renkgin PANTONE kodu olur. Sonra PANTONE nedir falan diye kendini köprüden atıp intizar edenler olmasın diye bu açıklamayı yaptıktan sonra devam edeyim. Bilirim ki PANTONE kullanan insanlar bu dalgametreyi severler. Ara ara ellerine alıp bakarlar bu renklere. Ne de olsa 200 TL (daha da pahalı olabilir tam hatırlayamadım şimdi) falan verip üstünde sadece renk olan bişi almışlardır, hakkını vermek isterler.

Bugün onların şanslı günü çünkü velev ki siz bir PANTONE hastasısınız, PANTONE’siz yapamıyor, “çok zengin olursam PANTONE’yi tuvalet kağıdı olarak kullanıcam abi yeah hahaha” tarzı espiritüeller yapıyorsunuz, o zaman size türlü türlü PANTONE eşyası satan bir site haberi vereyim de defterini, çantasını, kahve kupasını falan da alın isterseniz. Burda da linki

Flavors.me ile 10 Dakikada Web Sitesi Yapın!

Hergün internetlerde at koşturuyorum. Bunu bana Türk Telekom’un verdiği hizmetle yapıyorum. Dolayısı ile günde 2000 curie radyasyona maruz kalıp akşama doğru ölüyorum. Saat 19:05 civarı hayata geri dönüyorum. Telekom’a küfredip 777 adet mantı tanesi oluşturacak kadar mantı açıp bunların asal sayıda olanlarını yiyorum. Kalanları tekrar geri açıp hamurlardan oyun hamuru yapıyorum.

Peki neden? Elbette ki ilk önce benim olayım bu. İkinci sebep ise değişik birşeye denk gelirsem bloglarıma ekliyorum ki sayıları fasiküllerle ölçülen okurlarım yararlansın diye. Herkes günün yaklaşık 16-17 saatini benim gibi bilgisayar karşısında geçirmiyor tabi. Yani kısacası hergün internetlerin özütünü çıkarıyor, kabuklarını soymadan sizlerle paylaşıyorum.

Bugünkü paylaşım ise flovors.me isimli sitedir. Buraya gidiyoruz, hemen bedavadan üye oluyoruz. Ve 10 dakika içinde bir web sitesi yapıyoruz. 3 hazır layout’tan birini seçip arka plan resmimizi istersek upload ediyoruz, ki yukarıdaki resimde göründüğü gibi bakın ben ettim. Daha sonra renkleri fontları seçip linkler oluşturuyoruz. Yazılar yazıyoruz. Ayrıca site otomatik olarak twitter, wordpress, facebook gibi servisleri tanıyor ve import edebiliyor. Arayüz çok kolay, sitemizin yapımı 10 dakikayı geçerse site bize meeaaauzumuzdan 20 watt elektrik veriyor, sonra bunun faturası cep telefonumuza geliyor, ama fazla durmayıp gidiyor. İnanmayanlar baksın.

Bu da benim yaptığım site.

Aaa Dedirten Siteler 5: Zune

Zune bir nevi iPod’umsu cihazdır. Mp3-Video Çalar, Podcast izletir, radyo dinletir vs. Bu tür aletler gelende zaten aynı işe yarıyorlar. 4 ve 8 gigabyte’lık mini versiyonları, 80 giga’lık da ağır abisi var. Ama beni asıl etkileyen çok tatlı bir siteleri var.

Ekranın altından ele alıyoruz bu Zune’u, istersek üstündeki butonları kullanarak, istersek de meaaauz’u ekranda sol tık-basılı tutarak ileri geri gidiyoruz. IKEA’da da bu trip vardı hatırlarsanız, ekranın üstlerinde basılı tutmak ileri, altlarında basılı tutmak geri gitmeye yarıyor. Ben de bir ileri bir geri gidip Aaaa diyorum. Siz de diyebilirsiniz burdan.