Tag Archive | Reklam

Yaşayan Bursa Ocak 2011 Reklamı


Bazen düşünüyorum, ulan diyorum, “düşünüyorsam varım” diyorum, sonra düşünüyorum “yok lan” diyorum, “herşey matrix lan” diyorum. Belki de bu tür nihilist düşünceler yüzünden Bursa Cemiyet Hayatının bir parçası olamadım diye düşünüyorum sonra. Sonra bu kadar düşünmek yeter diyor ve Yaşayan Bursa dergimizin Ocak 2011 sayısının reklamını yapıyorum boş zamanımda.

Yıldız Mobilya KJ Reklam


İyi günler. Güzel sözleri bir kenara bırakıp iş konuşmak istiyorum, senin için bir sakıncası yoksa tabiatı ile bittabi. Yok eğer sakıncalı bulduysan bu durumu hemen cep telefonu ile bir taksi çağır kendine. Geri kalanlarınız için söylüyorum, ben pek KJ reklam yapmam, ama bazen yaparım. İşte burada bir adet Yıldız Mobilya KJ reklamı görüyorsunuz. Gerisi mavi çünkü o kısım “key”lenecek ve atılacak. O mavi yere Lost veya How I Met Your Mother gelmeyecek, Bursa’da Zaman falan gelebilir :D Herneyse şimdi benim gitmeme az kaldı. Şimdi artık az bile kalmadı.

Garden Life Reklam


Bursa’da bir diğer residence projesi olan Gardenlife’da Nilüfer Belediyesinin de bir parmağı varmış. Bir tatlı ismi: Vezirparmağı. Bir kız ismi: Aslı. Bir ekmek ismi: Vakfı Kebir.

Şubişubiyik Kırismas Reklam Tasarımları!

Bazı büyük isimli gazetecilerden görüyorum, kadın-erkek ilişkileri üzerine yazı yazıyorlar. Ben de bugün böyle yaptım. Dikkat ol, di’li geçmiş zaman kullandım. Yani yaptım bile ben bu ilişki konuşmasını, sen hala uyuyorsun. Leblebiyi henüz anlamayanlar için leb deme zamanı geldi sanırım, ki o laf, leb demeden olduğu için, daha demeden anlamayanlar artık kendilerini “leb demeden leblebiyi anlayanlar” statüsünden çıkartsınlar. Son tiyo: leblebi bir çorum meyvesidir. Aynı sevgili karım Fulla gibi, o da bir Çorum meyvesidir :D

Evet Şubişubiyik kelimesini başlıkta görüyorsunuz. O kelime benim değerli hayat arkadaşım ile aramızda olan bir kelimedir. Anlamını ikimiz de bilmeyiz ama ara sıra subişubiyik deriz evde. Daha fazla ev sırlarımı afişe edecek değilim ama gördüğünüz gibi kadın-erkek ilişkileri ile ilgili bir yazıyı son sürat yazmaya devam ediyorum. Konunun, anlaşılacağı üzere, kompetanı hatta komodoruyum, komodo ejderiyim!

O zaman güzel noel reklam tasarımlarına geçmeden önce kadınlarla ilgili son bir sır vereyim ve sırra kadem basayım, serra kalem takayım, herro kudüm çalayım… Sır da şudur: Bir kadına tekme vurmadan 2 kere düşünün arkadaşım!

Buradan da vaadedilen sayfaya gitmek amaçlı yapacağın hareketin adına “tıklamak” deniyor.

Konu Başlığı Seçemiyorum: “Tipp-Ex” ya da “İşte Reklamcılık Budur” falan…

Daha önce çeşitli yazılarda belirtmiştim ki, artık heryer reklama dolduğu için konvansiyonel anlamdaki reklamların artık o kadar da amacına hizmet etmediğini düşünüyorum. Her yer billboard, her gazete, dergi ilan dolu, reklamlar başlayınca ilk iş kanal değiştirmek, o zaman ?

O zaman işte böyle farklılaşacaksın abicim. Kimin aklına gelmişse, kim uygulamışsa helal olsun diyor, hemen linki veriyorum. Herşey normal bir youtube video’su gibi başlıyor. (Sonra yazmayı unutmayın-gidince anlayacaksınız). http://www.youtube.com/user/tippexperience

Yaşayan Bursa Aralık 2010 Reklam


Evet Yaşayan Bursa dergisinin aralık sayısı çıktı. Aslında çıkalı 3-5 gün oldu ama reklamı bugüne kıspetmiş. Ayrıca bu sayıdaki ultrasonik yazımda, Bayram trafiğinde yaşadıklarım, Çorum maceram, Fallout: New Vegas oyunu ve “gerçek hayatın save edilebilmesi” gibi konuları işledim. Ben olsam 10’ar 10’ar alırdım, ama bana zaten bedava. Siz düşünün!

Yıldız Mobilya Reklam


Yıldız Mobilya için bugün 3 adet reklam yaptım ve örnek olarak da koltuk takımı versiyonunu buraya ekledim. Ayrıca dün rüyamda hep vampirler gördüm. Beni ısırmaya çalıştılar ama onları kuşe kağıda baskılı bir dergi ile durdurmayı başardım.

Merrily Alyans Reklamı


Benim alyansımda bu alyanslar gibi biraz “battal beden” bir alyans sevgili okurlar. Yanlız şunu söyliyeyim, belki ileride zor günde kilo ile satıp ekonomimizi rahatlatabiliriz ama parmakta bu yüzükler takılı iken 20 kilo alınca parmak gangren’i olma durumu olabiliyor. Tecrübe ettim bunu.

Bursa Reklamcılar Derneği Dergisi Sea01xEpi02

Ahh ahh…zaman ne kadar hızlı. Daha dün gibi hatırlıyorum BRD Dergisinin ilk sayısının piyasaya sürülmesi ile birlikte bestseller statüsüne ulaşmasını. O sayı benim “ciddi” kabul edilebilecek ilk süreli yayında yazarlık kariyerimin temelini atıp, 4-5 parselini kadastrodan belgelediğim sayıdır. Daha sonra Yaşayan Bursa’da devam eden bu ultrasonik kariyerim, geçenlerde BRD 2 çıkması ile yine bir meyve verdi. Ve fakat ben meyve sevmem…Buradan yola çıkarak bazen aslında söylediğimiz şeyleri kastetmediğimiz kanısına ulaşanlar, yanlız değilsiniz! Ben de o kanıdayım. Mesela” …meyve verdi” deyimini kullanıyorum ama meyve olayım değil. Ya da, diyelim bir ecnebi dostum ile konuşurken “Jesus!!! What the fuck are you doing noob?” dedim ve şaşırma ünlemimi “jesus” yani “isa” diye kullandım, ama aslında ben müslüman olduğum için “Muhammed!!!What the…” diye bir söylem mi olmalıydı bu? Biri bana anlatsa ya.

Bu arada bu sayıdan aldığım paralar ile karıcığıma bir adet karpuz tarlası satın aldım onu da not edeyim. Bugünlerde bir üzgün panda kendisi de…

Smart Denen Araba’nın Oldukça Smart Reklamları

Daha önce, hangi yazıda olduğunu tam hatırlamasam da, arabalarla ilişkimin 2 basamaktan oluştuğundan dem vurmuştum ve demiştim ki, araba dediğin 1) gitsin, 2)kliması soğutsun.

Tabi tüketim toplumunda bir sürü ekstra şeyleri eklerler ürünlere ki, daha da satsın bunlar. Şimdi konudan tam kopuk olmasa da biraz kopuk bir şey yazma zamanı.

Bakın bazı insanların rolex saat, ya da markasını bilmediğim ama yine de çok pahalı saatler aldığını biliyoruz. Bir saate kalkıp 15.000 döler dolar veren insan doğumlular var falan. Bu kimselere bir tavsiye vereyim: Araba alın, hem sürersiniz, hem onun da saati var. Genel de teyp/cd çaların falan oralarda olur dikkat etmediyseniz daha önce diye söylüyorum.

Konumuza dönelim. Ürünlere yeni özellikler katarak, ürün farklılaşmasına giden şirketler bunu pazarlama amaçlı yaparlar. Eklenebilecek şeylerden birisi ise eksi büyüklüktür. Yani birşey ekleyecek ürününe pazarlamacı, ama bunu eksi parantezinde yapıyor ve eksi büyüklük ekleyerek arabanın boyunu ufaltıyor. İşte smart arabalar bu işin ağa babasıdır. Böyle “ayy ne şirin” tribine giden ürünler, son 10 yılın reklamcılık trendi olan “beyne değil kalbe yönel eşek gözlüm” yolunun yolcularıdır işte. Biz de bakıyoruz, araba benim çorabım kadar, 2 koltuk falan “bunun içine 25 kilo pandizot koyamam ama ayyy ne şirin” diye alıyoruz, hatta yer kaplamıyor diye 2 tane alıyoruz değil mi? Bence değil gerçi ama olsun, güzel kampanyaları var bu abilerin, ki yazının sonunda da yazının konusuna gelmiş oldum. Buyrun siz de gelin.

Geçmişten Bugüne Coca Cola Posterleri

Reklam işinde dünyanın büyük oyuncularından olan Coca Cola’nın bir ton posteri ile karşı karşıya kalmayalım mı bugün? Bak sen.

Bakın dünyada marka bağlılığım olan nadir isimlerdendir kokakola. Bana asıl gelir, asil gelir, gerçek cola dediğimiz şey budur gibilerinden hissettirir. Soğuk içilir, şişeden içilirse çok daha iyi olur. Litrelik olayları biraz dandiktir kola olayında. Kutu olayı da fena değildir ama dediğim gibi en iyisi tekli şişedir bence. Eskiden litrelik şişeler vardı bi de.

Bi de annemler tatile gittiği için köpek bizde duruyor. Çok yaşlı olduğu için görme ve duyma %10 falan. Her yere işiyor bende üstüne basıyorum. Eve getirirken de evinin içine işedi.

Bi de sabahları espresso içmek istiyorum ama olanağım yok. Güne duble espresso ile başlamak ve başarılı bir iş adamı olmak istiyorum.

Bi de pide sadece ramazanda olmasın bence.

Bi de link vereyim tam olayım.

Bursa Hakimiyet: Bursaspor Reklamı


Bursa Hakimiyet Bursaspor posteri ve Ertuğrul Sağlam maskesi veriyor, bize de reklamını yapmak düşüyor. Overkill’in son albümünden Ironbound ise arkada veriyor gazı. Artık bir reklamda burzum veya deicide kullanmayı bekliyorum kendimden.

Yaşayan Bursa Nisan 2010 TV Reklam

Bursa’nın diğerlerinden farklı dergisi Yaşayan Bursa Nisan/Mayıs sayısı bayilerde diyen bir reklam yapmam, iş tanımım dahilinde olduğunda dolayı, elimi attığım bu reklamda doğadan, ilkbahardan, rokfor peynirinden ve zühtü isminden esinlendim ama macenta lafının m’sinden anlamam. onu da söyliyeyim bak, veya bakma.

Yansıtıyor Elin Rus Birası…


Utandığım anlardan birisidir ki, bundan 11-12 yıl önce falan olsa gerek, yolda araba vesaiti ile gidiyor, bir yandan da metalci metalci musikiler dinliyordum. Elbetteki o zamanlar amacım duyma kaybı yaşamak olduğu için sesi köklemiş idim. Bir takım ışıldamalar bişiler oluyordu ama ben tam olarak olaya uyanamamıştım. Sonra anladım ki benim arkamda bir ambulans var, ışıkları şakır şukur aynadan geliyormuş o ışıldamalar onlarmış. Ne kadar blokladığımı bilmediğim ambulansa hemen yol verip çok utandığım için eve gidip 12 gün sokağa çıkmadım ve duşta conan okudum.

Olaydan sonra aklımda kalan şey ise aynadan baktığımda ambulans yazısının aynada düz olarak okunabilmesiydi. Şimdi bu artık normal kabul edilsede bir zamanlar bu işler böyle değildi sevgili Zonguldak Ereğlililer. İşte bu “refleksiyon” fikrinden yola çıkan bir rus birası da şöyle birşeyler yapmış. Tamamını Okuyun…