Archive | 17 Mar 2010

İsveç’te Kahraman İlan Edildim

Evet iki saat açıklama yapmak istemiyorum. Eve gidip lost izlemek istiyorum. Ama koskoca bir ülke beni ulusal kahramanları ilan ettiği için bir takım bürokratik lüzumsuzluklarla uğraşıyorum. Bu post için bir thumb bile yapamadım gördüğünüz gibi. Adamlar bir de kalkıp benim için bir film yapmışlar isteyen izlesin diyorum http://en.tackfilm.se/?id=1268836659625RA46

Aaa Dedirten Siteler 6: Matthias Dittrich

Bugüne kadar Aaa dedirten siteler, anlaması biraz zaman alan sitelerdi. Bugünkü ise Matthias Dittrich isimli tasarımcı arkadaşımızın sitesi ve olayı da çok tatlı bir 3d/2d geçişi olan arayüzü. Ana menü (mönü demek istemiyorum) sol meaaauuz’umuzun drag’i ile ileri geri gidiyor, bir butona tıklayınca bunlar yana düşüp içleri doluyor. Çok temiz, çok güzel, ve etkili. 2-3 yazıda daha önce belirttiğim, “sade ama pahalı görünüm” tasarımda en sevdiğim olay olduğu için bana Aaa dedirtiyor ve yankılanıyor sokaklarda çığlığım “YERİM SENİ SOSSİİİİSSS”.

http://www.matthiasdittrich.com/

Photonic Fence: Sivrisineklere Ölüm!

Teknoloji dediğimiz şey hayatımızı kolaylaştırmaya yarar en başta diyenler el kaldırsın desem size, hemen “benimle emir kipi dahilinde konuşma” diye sinire keseceklerin %22’sinin erkek olduğunu düşünürsem beni yadırgamayın. Bu teknoloji işi her erkek gibi benim de zayıf noktamdır.

Mesela Viyena’yı almak gibi bir fikir belirdi kafacıklarımda. Tesadüf bu ya, bir de Osmanlı Padişahı olmak gibi bir mesleğim var. Düşünüyorum ” ulan işte gideriz bin kişi, önümüze gelene bir tekme hesabı, oraya geldik mi de duvarlarını surlarını yıkar alırız viyenayı”. Planım bu. Bilader herşey iyi güzel de nasıl gidiyorsun? Yayan gidiyorsun, gitmen 2 sene sürüyor. Ohhoooo ben uğraşamam diyip sallarım bu işi açıkçası. Ama bugün olsa teknolojiler el veriyor.

Biliyorum ki Osmanlı Hanedanı diye bişi, birileri hala var yurt dışlarında yaşayan. Onlara tavsiye ediyorum, adam toplayıp bir uçak bileti alsınlar Viyena’ya. Gidip orda bari 3-5 kişiyi sopalasalar. Çünkü orasının alınamamasından sonra herşey bu elemanlar için beter gitmeye başladı.

Herkesin anladığı gibi konumuz teknolojinin hayatı kolaylaştırması. Intellectual Ventures isimli şirkette Malarya hastalığının beline bir kazma vurmak amacı ile bir lazer sistemi geliştirmiş. Eskiden burulmuş gazete veya terlik gibi araçlar kullanırdık sivrisinekleri öldürmek için. Artık bu photonic fence (foton çit) denen aleti kullanabiliriz. Bu aparat ilk öne belli bir alanı LED’lerler tarıyor ve bu alan içine giren bir böcek saptarsa buna odaklanıp, uçuş hızı, kanat çırpma frekansı falan gibi şeyleri test ediyor. Daha sonra bunun dişi bir sivrisinek olduğunu anlarsa, ve ortamda başka bir canlı yoksa plinksssss diye lazerle vurup bu sivrisinek arkadaşı krom’a yolluyor! Cihazın geliştirilmesinde anti-balistik füze sistemlerinde çalışmış bilim adamları var diyeyim bir de son anda. Burda hompeyc / Burda da videosu

RGB Lambası

Mesela bir ev aldınız. Bunun içine bir adet salon aldınız. Onun içine bir takım möbleler aldınız. Duvarını boyadınız. Bunların hepsinin bir rengi vardır sevgili dadaşlar! Her birisinin rengi de ayrı olabilir. Peki salonuma koymak için bir lamba alayım ama bu lambanın rengi salonumun rengine uysun, ya da zıttı olsun falan gibi istekleri yaşamında yüksek öncelikli pozisyonlara koyan bir eşiniz varsa? O zaman da bu yazıda gördüğümüz, sipariş üzerine elle yapılan LED lambayı satın alıyorsunuz. Lambanın alt kısmındaki slider’ları aynı fotoşop’un RGB slider’ları gibi kullanıp istediğiniz renkte ışık salgılattırıyorsunuz. İçteki LED lambaları buzlu akrilik tüp içinde sizin komutlarınızı bekliyor. Tabi lambalar sipariş üzerine yapıldığı için farklı boyda ve farklı tür ahşap kullanılan siparişler verebilirsiniz. Default fiyat 225 amerikan dolarları.

Burdan bak / Burdan satın al

Bugün Lost Günü: LostSea6Epi08

Son 3-5 gündür işlerdeki yoğunluktan dolayı bu blogları tam update edemedim kabul ediyorum. Siz de kabul edersiniz ki bugün lost günü. Mesleğimiz Cumhurbaşkanı falan olsa da birilerini kabul edebiliriz. Kabul demeye çalıştığım anlaşılmasın, kabul ediyorum. Kabul lafındaki “L” harfi çok pepe bi ses değil mi? Kabul edin. Kabüüüllllll

Bu bölümde ise Sawyer’ı görüyoruz. Locke ona bir görev veriyor ondan sonra bakalım Sawyer bu görevi kabüüül edermi? Bence kabüüüül eder. Linkleri veriyim ve tam olayım.

Burda / Burda / Altyazı / Tüm Bölümler