Oscar’lı Hurt Locker Epey Komik

Dikkat Spoiler VAR.

Birçoklarını şaşırtarak oscar’lardan galip ayrılan film, herkesin Avatar’ı beklediği gece, The Hurt Locker oldu. Irak savaşında görev yapan bir bomba imha timini, daha spesifik olursak time yeni katılan bomba imha uzmanı ve adrenalin bağımlısı bu askerin hikayesini anlatan film bence tam anlamı ile komedi. Filmin başlarında daha elemanımızı tam tanımamışken, hareketli kameralarla belgesel-film arasındaki çizgiyi incelten Kathryn Bigalow bize en azından güzel bir savaş filmi izlettireceği izlenimini uyandırıyor. Daha sonra asi çavuş william james geliyor ve görevlerde standart kullanılan bomba robotunu boşverip, artık bombalara kendisi gitmeye başlıyor.

Sadece böyle yapsa iyi, yerlere sis bombası atıp arasından yürümek, tanıdığı Irak’lı bir çocuğun ölüsünü bulması sonucu “gel bütün binayı havaya uçuralım” gibi neden olduğu belli olmayan arzularla dolmak, daha sonra boşverip çocuğun içini açmak, etrafındaki insanları sürekli bir tehlike altında bırakmak ve birde üstüne afra tafra koyup, kulaklıkları atmak falan gibi “en kahraman rıdvan” davranışları adeta 2-3 görev sonra o kadar çocukça geliyor ki nasıl olabiliri de bu film bu kadar oscar alabilir, acaba birşey mi olacak diye sorduruyor insana. Bombayı imha ederken kıyafeti çıkartıp “…bari rahat öleyim dostum yeah” tavırları falan başta oluşan o gerçekçi savaş belgesel hissini yok etmekle kalmıyor bir noktadan sonra güldürmeye başlıyor.

Ve fakat sanmayın ki o bir insan değil. Çavuş genellikle yanlız kaldığında bir takım triplere giriyor, ara ara duygusallaşıyor falan. Adamın kısacası hayatı, gündüzlere etrafındaki insanlara afra tafra koymak, geceleri de yanlızken emo takılıp, bazen de kendi başına iş açıp birilerinin peşine düşmek gibi sürekli uçta yaşamaktan ibaret. Filmde “ateş edemeyen kanlanmış şarjorden çıkan kurşunla düşmanı vurmak” gibi işte amerikan kanı ırak kanına deyiyor lan (ya da bak kana kan koçum mu demeliyiz?) mesajları, “durduk yere askeri üniforma ile yıkanmaya başlayıp kirlerin üniförmadan yıkanması” gibi semboller falan filan. Ara ara kahkaha atmama sebep oldu adeta film.

Hep bi numara olacak film toparlayacak gibi bir his var, ama sonralar doğru artık sıkılma had safhaya ulaşıyor ve “Bu kadar da olmaz” dedirten hareketleri devam ediyor çavuşun. Bu arada herşey çok yavaş ilerliyor. Kısacası bu adam film boyu 5-6 bomba imha ediyor. Arada yakınında insanlar ölüyor. Bu kadar. Ama bu 2 saat boyunca oluyor.Bir savaş filminde hiç olmazsa biraz aksiyon bişi olur, film dandikse bile en azından sıkılmadan 2 saat geçir diyorsun o da yok. Kısacası filme bakış açınızı değiştirip “gülmeye seyretmezseni” sıkılırsınız.

Sonlara doğru kısaca görüyoruz ki, Lost Kate’i Evangeline Lily (miydi adı?) bu adamın karısıymış, bu da sivil hayatta markette kısaca “bu ne ya ben gideyim bomba patlatayım, adrenalin yapayım biraz, ne de olsa macerayı seven adamım” diye düşündüğünü görüyoruz  ve tabi sonra çavuş Irak’a geri dönüyor.

O kadar kıl oldum ki bak ciddi ciddi yazı yazdım ulan. IMDB’de de nasılsa 8.0 almış film yuh ulan.

Etiketler:,

About cenkozmercan

I do the things that I like to do and if 1 is good, 10 is a whole lot better.

1 responses to “Oscar’lı Hurt Locker Epey Komik”

  1. Uğur says :

    Filmi geçen yıl boş bir anımda izlemiştim ve sıkıntıdan kanepeye bayılacaktım az daha. “başka bir ucuz Amerikan milliyetçisi film” diye üzerinde fazla düşünmemiştim. “İzle ve Unut” filmlerinden biriydi işte.
    Kim derdi ki Türkiye’de oskar almadan önceki ilk gösteriminde 9000 kişinin izlediği, dünya çapında 21 milyon dolar hasılat yapmış (kıyaslamak için – recep ivedik 35 milyon dolar, sadece Türkiye’de) bir filmin bilmem kaç dalda oskar alacak.
    komik gerçekten…

Yorum bırakın